Engin Güneysu 1981’de Samsun’da doğdu. 2004 yılında Cena Reklam Ajansı’nda fotoğraf editorü olarak çalışmaya başladı. 2004 yılında Bodrum’un Kalbi dergisi için çalıştı ve fotoğrafları Çeşme Tanıtım Kitabı’nda yayınlandı. 2006 – 2007 arasında Samsun Gönüllü Eğitim Parkı’nda belli aralıklarla çocuklara eğitim verdi. 2008 yılında National Geographic Fotoğfaf yarışması seyahat bölümünde Türkiye ikinciliği ödülünü aldı. Aynı yıl içinde pek çok ödül ve sergileme aldı. 2011 yılında fotoğrafları Türk Fotoğraf Müzesi’nde sunulmaya başlandı. Son zamanlarda çeşitli dergilerde serbest fotoğrafçı olarak çalışıp, İstanbul’da çeşitli fotoğraf atölye çalışmalarını yürütüyor.
OYUNBAZ ŞEHİR
İki dünyanın ortasındaki şehrin varyetesi boldur.
Altın varaklı çerçevesinin sırrı çoktur.
Etekleri zil çalarken birinin, gök kubbe başına yıkılır ötekinin.
9/8’lik bir ritimde kaygısız ve her türlü maceranın arsızıdır.
İstanbul’u fethetmek belki de imkansız. Öyle sahneler kuruyor ki bazen, adeta her geleni kucaklayan kalabalık bir karnavala dönüşüyor. Sahnenin üzerindeki her nesne, apayrı bir senaryodan koparılmışsa da, bütünün içinde eriyor. Doyumsuzca seyreylenebilen bu görüntüler, kenti değiştirdiğimizi düşünürken aslında onun bizi harcında yoğurduğunun bir göstergesi.
Bir kadın dönüyor köşeden, bir melodi sarıyor öteden; martılarsa hala kuş değil.
İster etnik olsun, ister coğrafî; İstanbul tüm renklerin şehri.
Hatta belki de, vatandaşı olmanın simitle açlığı bastırmak kadar, gurubun bir tonunda ısınmak kadar, Haliç kıyısında tuza bulanmak kadar kolay ve doğal olduğu başlı başına bir ülke. Zıtlıklar, çelişkiler, ironiler ve ikilemlerden hayat bulan bir yapı ve eninde sonunda tüm tanımları ve tamlamaları yetersiz kılacak bir büyücü.
İstanbul sobelediğinizi zannederken, her seferinde ebeleyen bir oyuncu.
This post is also available in: İngilizce